Pandemi Sürecinde Depresyon ve Anksiyete
Covid-19 Pandemisinin Psikolojiye Etkileri
‘’COVID-19 (Coronavirus disease; koronavirüs hastalığı)’’, ilk olarak 2019 yılının Aralık ayında, Çin’in Wuhan kentinde tespit edilmiştir. Önce Çin’in birçok bölgesine, ardından da dünyanın tamamına hızla yayılan COVID-19, halen dünya genelinde etkilerini sürdürmeye devam etmektedir.[1] Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organisation; WHO) tarafından bulaşıcı bir hastalık olarak tanımlanan COVID-19’un bulaşma olasılığı yüksektir.[2] Buna ek olarak, Dünya Sağlık Örgütü’nün resmi internet sitesinde yer alan tanımlamaya göre; COVID-19, yeni keşfedilen bir koronavirüsün (SARS-COV-2; Severe acute respiratory syndrome coronavirus; şiddetli akut solunum yolu sendromu koronavirüsü ) yol açtığı bulaşıcı bir hastalıktır.[3] Bu noktada, koronavirüs hastalığı, enfekte olmuş bireylerin önemli bir çoğunluğu hususunda özel tedavi yöntemleri gerektirmeyen hafif ve orta şiddetli semptomlara yol açarken, risk grubunda yer alan ileri yaştaki ya da sistemik rahatsızlıklara sahip olan bireyler için çok daha ciddi sonuçlar doğurabilmektedir.[4] COVID-19 sebebiyle Dünya Sağlık Örgütü, 11 Mart 2020 tarihinde pandemi (küresel salgın) ilan etmiştir.[5]
Depresyon ve Anksiyete
COVID-19’un hem psikolojik hem de sosyal etkileri üzerine gerçekleştirilmiş olan çalışmalar da bu hastalığın birçok toplumun yaşamsal koşullarında radikal değişimlere sebebiyet verdiğini ve olumsuz psikolojik çıktılarla ilişkisini ortaya koymuştur.[6] Örnek vermemiz gerekirse; Çin’de 1210 katılımcı ile gerçekleştirilen bir çalışmada COVID-19 salgını sürecinde katılımcıların % 16.5'inin orta ila şiddetli düzeyde depresyon semptomlarına sahip olduğu, % 28.8'inin ise orta ila şiddetli düzeyde anksiyete semptomlarına sahip olduğu ortaya konmuştur. Yine aynı çalışmada erkekler ile kıyaslandığında kadınların, salgının beraberinde getirdiği psikolojik yükümlülüklerden daha olumsuz etkilendiği; stres, anksiyete ve depresyon ölçümlerinden elde ettikleri skorların daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bu bulgulara ek olarak, daha düşük düzeydeki öğrenim gruplarının daha yüksek depresyon semptomları gösterdiği; yaş, ebeveynlik durumu, medeni durum gibi diğer demografik değişkenlerin anksiyete ve depresyon düzeyi ile ilişkili olmadığı bulunmuştur. İlgili çalışma sonucunda ortaya çıkan dikkat çekici bir diğer bulgu ise yerel yönetimlerin güvenilir mesajlarına ve koruyucu önlemlerine daha rahat ulaşabildiğinin altını çizen bireylerin sosyal izolasyon sürecinde anksiyete ile depresyon düzeylerinin daha düşük olmasıdır.[7]
Birçok ülke yönetimi ve sağlık kuruluşu, COVID-19’un yayılmasının önüne geçmek amacıyla sıkı tedbirler uygulamaktadır. Bu sıkı tedbirler, pandeminin psikososyal etkilerini olumsuz yönde arttırıp etkilerin sürmesine sebebiyet vermektedir. Tüm bunların ışığında belirtilmelidir ki, geniş kitleleri etkileyen zorunlu karantina uygulamalarının potansiyel faydalarını gözetirken olası psikolojik ve sosyal hasarlarının da göz önünde bulundurulup önlem alınması gerekmektedir.
Kaynaklar:
[1] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-51177538
[2] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-54312277
[3] https://www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus-2019/question-and-answers-hub/q-a-detail/coronavirus-disease-covid-19
[4] https://www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus-2019/question-and-answers-hub/q-a-detail/coronavirus-disease-covid-19
[5] https://www.who.int/director-general/speeches/detail/who-director-general-s-opening-remarks-at-the-media-briefing-on-covid-19---11-march-2020
[6] https://www.cdc.gov/coronavirus/2019-ncov/daily-life-coping/managing-stress-anxiety.html
[7] Wang C, Pan R, Wan X, Tan Y, Xu L, Ho CS, vd. Immediate Psychological Responses and Associated Factors during the Initial Stage of the 2019 Coronavirus Disease (COVID-19) Epidemic among the General Population in China. Int J Environ Res Public Health 2020;17:1729. https://doi.org/10.3390/ijerph17051729
Paylaşmak Güzeldir :)