Ölüm kaygısıyla başa çıkmanın 6 yöntemi
Yaş aldıkça ölüm gerçeğiyle yüzleşmek, hepimizin karşılaştığı zorluklardan biridir. Günümüzde, ölüm gerçeğinden kaçmak, yani “Kaçınma tutumu”, en popüler başa çıkma yöntemidir. Bununla birlikte, bazı olağan başa çıkma yolları varoluşsal kaygı yaratabilmekte olduğuna ve yaşam kalitemizden de çalabileceğine dikkat etmeliyiz.
Ölümlülük gerçeği karşısında, psikolojik dinginliğimizi sürdürmek ve ölüm kaygısıyla başa çıkmak için bir “tampon sistemi” ne sahip olmak önemlidir (Routledge ve Vess, 2019; Juhl, 2019).
İşte, ölüm kaygısına tampon olabilecek bazı öneriler:

1. Anlam yaratmak

Terör/Korku Yönetimi Teorisi'ne (TMT) göre insan, kendi hayatının bir anlamı olduğu ya da genel olarak yaşamın bir anlamlı olduğu duygusuna sahip olması, bireyin ölümün farkındalığıyla ve korkmadan yaşamasını sağlar. İnsanlar, ruhunu tatmin edici önemli bir şey yaptıklarında, ölüm konusunda endişelenecek zamanları kalmaz. Bu nedenle, bireyin en derinlerindeki kişisel değerlerine açıklık getirmesi ve yaşamında bu değerlere hizmet etmesi oldukça önemlidir. Araştırmalar, kişinin anlamlı hissettiği herhangi bir kaynağın (iş, ilişkiler, bilim ve inanç gibi), bireysel önemli bir değerine hizmet etmesi gerektiğini öne sürmektedir.

2. Önceliklerde bir değişiklik

Ölüm kaygısı, yaratıcı olmamız için bizi motive eder. Zaman kısıtlıyken daha fazlasını başarırız. Ölümlülük, ilginç ve anlamlı bir hayatı yaşamamızda bize ilham verir. Önceliklerimizi seçmemiz ve daha etkili yaşamlar yaşamamıza neden olur. Eğer ölümsüz olsaydık, haklı olarak, her eylemimizi sonsuza kadar erteleyebilirdik. Şimdi veya yarın bir şey yapıp yapmamamız önemli olmazdı.

3. Üretkenlik

Sembolik ölümsüzlüğün bir biçimi olan üretkenlik terimi, arkamızda olumlu bir miras bırakmak için kendi varlığımızın ötesine geçmenin bir ifadesi olarak görülebilir. Üretkenlik, ölüm korkusunu, derin bir memnuniyet hissine dönüştürebilir.

4. Kabul

İnsanlar olarak, yaşama ve ölüme karşı önyargılı bir bakış açısına sahibiz. Ölümü, yaşamdan (yani maddi, manevi tutunduğumuz tüm varlıklarımızdan) bizi ayıran bir şey olarak görürüz. Bazı kadim öğretiler, sürekli değişen yaşamdaki geçici/fani şeylere bağlı olduğumuz için acı çektiğimizden bahseder. Acılarımıza son vermenin yolu da aslında fani/geçici şeylere olan bağlılığımızı kesmekten geçer. Örneğin; zenginlik, güç vb. Böylece, artık ölümden korkmayız çünkü kaybedecek hiçbir şeyimiz kalmayacaktır.

5. Bilişsel-davranışçı bir yaklaşım

Duygusal yaşamlarımız, inançlarımız ve değerlerimiz tarafından şekillendirilir. Gözlemci, “gözlemlenen gerçeği” etkiler. Yaşamı ve ölümü nasıl yorumlayacağımızı seçme kapasitesi geliştirerek, kendimizi olumsuz duygulardan kurtarabiliriz. Stoacı öğretiler, kontrol edebileceklerimize odaklanmamızı ve kontrol edemediklerimiz içinse endişelenmeme tavrını benimsememizi önerir. Hali hazırdaki koşullarda elinizden gelenin en iyisini yaptığınızı bilmek, her şeyi (yaşamı da ölümü de) serinkanlı ve dingin bir biçimde kabul edebilmemize yol açar.

6. Maruz kalmak

Ölüm korkusuyla baş etmenin en güçlü yolu, ondan kaçınmak yerine, bu korkuyla yüzleşmektir. Kaygı azaltma üzerine yapılan araştırmalar, korkulan durumlara maruz kalmanın en hızlı ve etkili çözümlerden biri olduğunu gösteriyor. Ölüm kaygısı bağlamında ise, ölümle ilgili konulara maruz kalma alıştırmaları yapmayı içermektedir. Örnek olarak; gazetede ölüm ilanlarını düzenli okumak, ölüm ve yasa ilişkin edebi açıklamaları okumak, bir vasiyetname yazmak, cenaze düzenlemelerini planlamak, kendi ölümünü hayal etmek, kendi ölümünden sonra nasıl hatırlanmak istediğine dair methiyeler yazmak vb. Bu egzersizler, kişiye ölüm kaygısını azaltmakta çok yardımcı olabilir.
Yalom (2008), kişinin kendi ölümüyle tam bilinçli olarak (hem düşünceler, hem de duygular ile) yüzleşmesinin ölüm kaygısının üstesinden gelmek olduğunu belirtmektedir.

 

Paylaş: