Narsisistik Kişilik Bozukluğu Nedir?
Narsisistik Kişilik Bozukluğu Nedir?

İlk yazım olan bu içerikte Narsisistik Kişilik Bozukluğunu anlatacağım. İlginç bir şekilde narsisistik kişilik bozukluğuna olan ilgim, yüksek lisansımı yaparken tez döneminde başladı. Acaba hangi konuyu seçsem dediğim dönemde, yakalandığım algoritmadan olsa gerek, internet aramalarımda sürekli olarak narsisistik kişilik bozukluğunun dahil olduğu konular çıkıyordu. Ben de yüksek lisans tezimi narsisistik kişilik bozukluğunun dahil olduğu bir konu üzerine yazmak istedim. Öyleyse başlayalım…


Narsisistik kişilik bozukluğu, kişinin çok önemli, üstün ve eşsiz olduğunu hissettiği, ayrıca takdir edilme ihtiyacı, diğer insanlarla empati kuramama gibi özellikleri barındıran bir ruhsal bozukluktur (Ozan, Karapınar, Aydın, Fidan ve Oral, 2008).


Adını Yunan mitolojisinde sudaki yansımasına âşık olan, arzudan tükenen ve sonunda ölümüne sebep olan bir çiçeğe dönüşen Narcissus'tan alan narsisizm tanımı, kökenini modernizmden almaktadır (Davison, Neale & Kring, 2003). Narsisizm, kişinin kendi hakkında hissettiği kendini beğenme, değer, önem, benzersizlik ve üstünlük duygularıyla ilgili bir kavramdır (Özdemir, 2017). Günlük hayatta kendini sevmek normal bir duygu olarak kabul edilir ancak kendini sevme şekli kişiden kişiye değişir (Özdemir, 2017). Bazen kendini seven bazı kişilerle birlikte olmak rahatsız edici olmasa da bazı durumlarda kişi için zorlayıcı olabilir (Atay, 2010). Bu durumun nedeni narsisizmin iki çeşidinin olmasından kaynaklanmaktadır (Özdemir, 2017). Bunlar, tüm insanlarda var olan kendini sevme hali olan normal narsisizm ve sahte bir kendini sevme hali olan patolojik narsisizmdir (Özmen, 2011).


Narsisizmin davranışsal tanımı üzerinde bir fikir birliği vardır. Narsisizm, kendi öz saygısına yönelik içsel koruma duygusuyla ilgilidir. Narsisist kişiler güç ve prestij eylemleri gerçekleştirirler, bu davranışlar diğer insanlardan daha güçlü ve yetenekli olduklarını düşünmelerine neden olur (Buss ve Chiodo, 1991). Bu insanlar ayrıca eleştiriye karşı çok hassastır ve kolayca gücenirler. Aslında bu durum onların özgüvenlerinin düşük olduğunu gösterir. Kendileriyle ilgili eleştirilerle karşılaştıklarında öfke ve üzüntüye tepki verirler. Ayna karşısında fazla vakit geçirirler, vücutlarına ilgi duyarlar ama bu kendilerini çok sevdiklerinden değil; bağımlı olmaları nedeniyledir (Fromm, 1982).


Peki normal narsisizm ve patolojik narsisizmi nasıl ayırt edebiliriz?          

Fromm'a göre, her insanda görülebilen normal narsisizm, kişinin kendi çabaları sonucunda ürettiği şeylerden haz duyması, başarılarına ve işlerine aşırı ilgi göstermesidir (Fromm, 1982). Başka bir deyişle normal narsisizm, bireyin günlük aktivitelerinden zevk almasını, başarılarından ve yaptığı işlerden gurur duymasını, kendi duygularını başkalarıyla yaşaması ve paylaşmasını, o kişinin toplumun beklentileriyle başa çıkabileceğini hissetmesini sağlar. Kernberg, normal narsisizmi “benliğin libidinal yatırımı” olarak tanımlar (Kernberg, 1975). Normal narsisizm, libidinal ve agresif yatırım yapılan nesne ikonlarına entegre edilirken, patolojik narsisizm, bu içselleştirilmiş nesne imajlarının patolojik gelişimi görülebilir. Normal narsisizmde eleştiri, suçlama ve başarısızlığa karşı aşırı tepki gösterse de nesnelere ilgi ve bağımlılık da olabilir. Normal narsisizmde bireyler ihtiyaçlarına göre taleplerde bulunurken, patolojik narsisizmde talepler hem aşırıdır hem de tatmin edici olması imkansızdır (Özdemir,2017).


Patolojik narsisizm, DSM-V'de B kümesindeki kişilik bozukluklarından biridir (APA, 2013). Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından "ortak bir gösteriş, takdir ihtiyacı ve empati eksikliği" olarak tanımlanan patolojik narsisizm türü, ilk olarak DSM-III'te kişilik bozukluğu olarak yer almıştır (APA,2013). Narsisistik kişilik bozukluğu tanısı, klinisyenin teşhisi sonucunda konulmakla birlikte DSM tanı kriterlerine göre belirlenmektedir.


Narsisizm toplum tarafından genellikle olumsuz bir özellik olarak algılanırken, tüm insanların doğal gelişim sürecinde olan ve bireyler için vazgeçilmez bir durumdur (Campbell ve Foster, 2007). Bazı çalışmalarda narsisizmin kişide olumlu duygusal sonuçlar yaratabileceği ve ruh sağlığını olumlu yönde etkileyebileceği de bulunmuştur (Campbell ve Foster, 2007).


Narsisistik kişilik bozukluğu, kişinin çok önemli, üstün ve eşsiz bir kişi olduğuna dair yaygın bir duygunun, takdir edilme ihtiyacının ve belirli bir kişilik bozukluğuyla empati kuramamasının gözlendiği bir psikolojik bozukluktur (Ozan, Aydın ve Fidan, 2008). Büyüme, hayranlık ve empati eksikliğini içeren bir kalıptır (Campbell ve Miller, 2011). Erken yetişkinlik döneminde başlar (Campbell ve Miller, 2011). Narsistik Kişilik Bozukluğu tanısı konabilmesi için bireylerde birazdan bahsedeceğim beş veya daha fazla belirti olmalıdır. Bunlar; kendini üstün gören (yeteneklerini ve başarılarını abartma ve orantısız bir şekilde başkasının gözünden üstün olmaya çalışma); “sınırsız başarı, güç, zeka ile çıkarları” “güzellik ya da büyük aşk”;çok sevilme isteği; özel ve emsalsiz bir insan olduğuna ve ancak özel veya üst kişiler tarafından anlaşılabileceğine ve ancak onlarla iletişim halinde olması gerektiğine inanan; empati kuramayan; genellikle başkalarını kıskanan veya başkalarının kendisini kıskandığına inanan; başkalarına saygısızca davranan, özgüvenli davranış veya tutumlar sergileyen; başkalarını kendi çıkarları için kullanan ve istedikleri şeyin başkaları tarafından yapılacağına dair anlamsız beklentilere sahip olan bireylerdir (APA, 2013).


Bu nedenle, Narsistik Kişilik Bozukluğu olan bireylerin sınırsız zafer, kontrol, parlaklık, mükemmel aşk fantezilerine kapılmaları daha olasıdır, genellikle kapasitelerini abartırlar ve başarılarını havaya uçururlar (Campbell ve Miller, 2011). Eşsiz olduklarını düşündüklerinden kendileri gibi insanlarla arkadaş olmalıdırlar (Özdemir,2017). Benlik saygıları çok hassastır. Her konuda hakları olduğunu iddia ederler, öncelik onlar için çok önemlidir ve hakları veya önceliği yoksa bu onları çileden çıkarır. Bu yetki duygusu genellikle ilişkilerde hasara neden olur. Örneğin, partneri ya da arkadaşı nasıl isterse istesin, istedikleri ya da ihtiyaç duyduklarının verilmesini beklerler (Özdemir,2017).


Diğer kişilik bozukluklarında olduğu gibi narsisistik kişilik bozukluğu teşhisi konan bir kişi yaşlandıkça, yaşla birlikte semptomların yoğunluğu artacaktır.


Geçtiğimiz birkaç on yıl boyunca, normal popülasyonda narsisistik kişilik bozukluğu tanısı oranı artmıştır (Campbell & Green, 2008). Genel popülasyonda narsisistik kişilik bozukluğu görülme oranı %1 civarındadır ve klinik ortamlarda görülme sıklığı %2-16 arasındadır. Erkeklerin narsisistik kişilik bozukluğu tanısı alma olasılığı kadınlara göre daha fazladır (Konduz, 2016). Epidemiyolojik veriler narsisizmin genel popülasyonda klinik vakalara göre daha yaygın olduğunu ve 20-29 yaş arası gençlerde, yani 9/4 olan genç insanlarda daha sık görüldüğünü göstermektedir (Torgersen, 2005). Araştırmalar, Narsisistik Kişilik Bozukluğu'nun yaşam boyu yaygınlığının %6,2 olduğunu göstermiştir (Stinson ve ark., 2008). Ayrıca, klinik örneklerdeki yaygınlık aralığı %1 ila %17 arasında bildirilmiştir (Ronningstam, 2009).


Narsisizm ile ilgili genel bilgiler bu yönde. Eminim ki, günlük yaşamımızda karşımızdaki kişi, ‘bize göre’ bencil hareketler sergilediğinde, ‘sen hep kendini düşünüyorsun, sen narsist misin acaba?’ tarzında yaklaşımlarda bulunuyoruz. 


Ama tanı alabilmek ne kadar olası? Yukarda ne demiştim; narsisizm aslında tüm insanların doğal gelişim sürecinde olan ve bireyler için vazgeçilmez bir durumdur. Yani, biraz da narsist olabilmek gerek diyebilir miyiz? Tabi her şeyin azı karar, çoğu zarar. 


Yazar Hakkında: 1995 Çanakkale doğumlu olan Aslıhan Ay, 2018 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji bölümünü bitirdi. Ardından, İngiltere’de bulunun Bournemouth Üniversitesi Klinik Psikoloji alanında yüksek lisansını tamamladı. Nihai amacı, aslında her birimizin hayatında olan sorunlarla, baş etmekte zorlanan danışanlarına; bu sorunlarla nasıl başa çıkabilir, bardağın ne tarafından bakmalı, nasıl kendime yeni şeyler katabilirim düşüncesiyle Bilişsel Davranışsal Terapi ve Şema Terapi ilkelerini baz alarak danışmalık veriyor.


Paylaşmak Güzeldir :)

Paylaş: