Belirtileriyle Paranoid Şizofreni Nedir? Tedavisi Mümkün mü?
Paranoid şizofreni, Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı’nda (DSM) tanımlanmış olan, şizofreninin bir alt tipi olarak sınıflandırılan, irrasyonel sanrıların baskın olarak görüldüğü kronik bir mental bozukluktur. Paranoid şizofreni, genellikle yaygın görülen bir şizofreni alt tipi olduğundan diğer alt tiplere kıyasla daha fazla bilinirliğe sahiptir. Ancak yıllar içerisinde, şizofreninin sınıflandırılmasında Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından birtakım değişiklikler yapılmış ve ilgili değişiklikler tanı kriterlerine de yansımıştır. Şizofreninin temel olarak duygularda, düşüncelerde ve davranışlarda bozulma ile karakterize olduğu söylenebilir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünyada her 300 kişiden birinde görülen bir psikiyatrik rahatsızlık olan şizofreni ile ilgili hala DSM’nin güncel olmayan tanı kriterleri kullanılabilmektedir. Ancak biz sizler için güncel tanı kriterlerine dayanan kapsamlı bir içerik hazırladık. Eğer paranoid şizofreninin ne olduğunu merak ediyor ve şizofreni ile ilgili güncel ve detaylı bilgilere ulaşmak istiyorsanız yazımızı inceleyebilirsiniz.
Paranoid Şizofreni Nedir?
DSM-IV’e göre paranoid şizofreninin en belirgin özellikleri sanrıların veya işitsel halüsinasyonların/varsanıların varlığıdır. Paranoid şizofrenide, diğer alt tiplerdeki künt duygulanım, dezorganize konuşma, katatonik ya da dezorganize davranış gibi belirtiler pek öne çıkmaz. Bu alt tipin tanısını almış kişiler çoğunlukla perseküsyon sanrıları adı da verilen kötülük görme sanrıları yaşar. Dolayısıyla başkalarının kendilerine zarar vereceğine ilişkin tekrarlayan düşüncelere sahiptirler. Ayrıca kişilerde büyüklenme sanrıları olarak Türkçeleştirilen grandiyoz sanrıları da bulunabilir. Bu sanrı tipinde kişinin kendisini başka insanlardan üstün görmesi söz konusudur. Bu kişiler, kendilerine verdikleri önemi abartırlar. Kişilerde, yaygın olarak görülen perseküsyon ve grandiyöz sanrıları dışında kıskançlık sanrıları ve dinsel sanrılar da görülebilir. Bir kişi birden fazla sanrı çeşidine sahip olabilir ancak genellikle bu sanrılar ortak bir temada buluşur. İşitsel varsanılar ise çoğunlukla bu temayla ilişkili olarak deneyimlenir. İlgisiz olayları bu sanrısal tema içerisinde değerlendirmeye ve ona uygun anlamlar çıkarmaya meyillidirler.
Ruh ve sinir hastalıkları hastanelerine gelen kişilerin sıklıkla aldığı bir tanı olan paranoid şizofreni, DSM-V’e kadar şizofreninin bir alt tipi olarak kategorize edilmekteydi. Ancak DSM-V ile birlikte şizofreninin alt tiplere ayrılması uzmanlar tarafından sorgulanmaya başlamış ve bu sınıflandırmadan vazgeçilmiştir. Bu değişimin belki de en önemli nedeni şizofreninin alt tip tanılarını koymanın oldukça zor olması ve bu alt tip tanılarının tedaviye fayda sağlayacak bilgileri sağlamamasıdır. Alt tipler arasında tam olarak bir ayrışma da söz konusu değildir. Örneğim paranoid şizofreni çoğunlukla sanrılarla karakterize bir alt tiptir fakat şizofreninin her alt tipinde sanrılar görülmektedir. Dolayısıyla alt tipler arasında kesişimler bulunur ve aralarında keskin ayrımlardan söz etmek güçtür. İstatistiksel anlamda da alt tiplerin yordama geçerliliği düşüktür. Tam da bu gibi sebeplerle DSM-V’te alt tipler tanı kriterleri arasından çıkarılmıştır.
Şizofreni Sınıflandırmasındaki ve Alt Tiplerindeki Değişim
DSM-IV-TR’de “Şizofreni ve Diğer Psikotik Bozukluklar” olarak adlandırılan bölümün ismi DSM-V’te “Şizofreni Açılımı Kapsamında ve Psikozla Giden Diğer Bozukluklar” olarak değiştirilmiştir. Şizofreni bir spektrum olarak ele alınmaya başlanmış, şizofreni benzeri psikotik bozukluklar aynı bozukluğun farklı düzeylerdeki halleri olarak değerlendirilmiştir. Bu bölümün içerisindeki şizofreni tanısının alt tipleri, tedaviye yarar sağlamamaları, düşük yordama geçerlilikleri ve tanı koyma zorluklar sebebiyle tanılar arasından çıkarılmıştır. Bunun yerine o sıradaki belirtilerin ağırlık durumunun ve katatoni ile gidip gitmediğinin belirtilmesi ile ilgili bir not düşülmüştür. Ayrıca şizofreni A grubu tanı ölçütlerinde tanı güvenilirliğini artırmak için bazı küçük değişiklikler de yapılmıştır. O halde hep birlikte DSM-V’e göre şizofreninin ne ve hangi belirtilerle karakterize olduğunu ve tanı kriterlerini inceleyelim.
Şizofreni Nedir?
Duygularda, düşüncelerde ve davranışlarda belirgin bozulmaların görüldüğü şizofreni, kişinin gerçekle olan ilişkilerini azaltan kronik mental bir bozukluktur. Algı, dikkat, duygu ve düşünce gibi birçok alanı etkileyen karmaşık bir psikiyatrik rahatsızlıktır. “Şizofreninin nedeni nedir?” sorusuna ise yıllardır net bir yanıt verilememiştir. Bu karmaşık bozukluğa genetik ve çevresel faktörlerin beraber sebep olduğu düşünülmektedir ve son yıllarda bu faktörlerin ortak etkileşimleri incelenmektedir.
Şizofreni Tanı Kriterleri Nelerdir?
DSM-V’e göre şizofreni tanı kriterleri; A, B, C, D, E ve F olmak üzere 6 adet tanı grubuna ayrılır. Bu tanı gruplarına ek olarak iki adet “varsa belirtiniz” adı altında bozukluğun bir yıl sürmesinin ardından hastalığın seyrine göre alt gruplamaların ifade edildiği bir bölüm ve katatoni ile gidip gitmediğine ilişkin bir bölüm bulunur. Ayrıca bozukluğun o esnadaki ağırlığının belirtilmesine ilişkin de ayrı bir başlık mevcuttur. DSM-V’in şizofreni tanı kriterleri aşağıda detaylı olarak ele alınmıştır:
Aşağıda yer alan belirtilerden iki ya da daha fazlasının bir ay (tedavi durumuna göre bu süre daha kısa olabilir) boyunca büyük ölçüde bulunması gerekir. Ancak bu belirtilerin en azından bir tanesinin 1., 2. ya da 3. madde olması şartı vardır.
Sanrılar/Hezeyanlar (Aksi yönde kanıtlar olmasına karşın değişmeyen, gerçek dışı inançlar)
Varsanılar/Halüsinasyonlar (Gerçekte var olmayan duyumların algılanması)
Dezorganize konuşma
İleri seviyede dezorganize davranış veya katatonik davranış
Negatif belirtiler
Bu grupta bir işlevsellik değerlendirmesi söz konusudur. Bozukluk süresince işlevsellik düzeyinde bozukluk öncesine kıyasla sosyal ilişkiler, iş ve özbakım gibi alanların bir ya da birden fazlasında belirgin bir düşüklük vardır.
Bu grupta süre ile ilgili bir kriter vardır. Bozukluğun belirtileri en az 6 ay kadar sürmelidir. Bu süre boyunca en az 1 ay (tedavi durumuna göre süre kısalabilir) A grubu kriterlerindeki belirtiler bulunmalıdır. Ayrıca kişinin davranışında ilk olarak bozulmaların meydana geldiği dönem ile bozukluk arasındaki süregelen döneme olan prodromal (ön) ve sanrı ve varsanıların görülmediği ancak negatif semptomların sürdüğü dönem olan rezidüel (artakalan) dönemleri de bu sürenin içerisinde olabilir.
Bu grupta diğer hastalıkların dışlanmasına ilişkin bir kriter vardır. Şizoaffektif bozukluk, psikotik belirtili duygudurum bozukluğu ve bipolar bozukluğun dışlanması gerekir.
Bu grupta bozukluğun herhangi bir madde kullanımı veya sağlık durumu kaynaklı olmadığına ilişkin bir kriter mevcuttur. Madde kullanımının dışlanması gerekir.
Bu kriter ise otizm ya da çocukluk çağında başlayan bir iletişim bozukluğu tanısı varsa ve şizofreni tanısının belirtilerinin yanında baskın sanrılar veya varsanılar en az 1 ay (tedavi durumuna göre bu süre kısalabilir) sürmüşse kişiler ek tanı olarak şizofreni tanısı alabilir.
Şizofreni Belirtileri Nelerdir?
Şizofreninin belirtileri A grubu tanı ölçütleri ile karakterizedir. Ancak bu ölçütler belirli belirti kümeleri ile sınıflandırılmaktadır. Bu belirti kümeleri pozitif, negatif ve dağınık olmak üzere üçe ayrılabilir. Pozitif belirtiler, kelime anlamının aksine olumlu belirtiler anlamını taşımaz. Bu belirtiler kişide bir bozukluk olduğunu hissettiren, düşüncede, algıda, dil ve davranışlarda bir işlev bozukluğuna yol açan, aşırılaşma olarak da ifade edilebilen belirtilerdir. A ölçütündeki sanrılar ve varsanılar temel pozitif belirtilerdir.
Negatif belirtilerde ise pozitif belirtilerin aksine bir azalma söz konusudur. Haz alımındaki azalma, içe kapanıklık, düşünce ve dil akıcılığında bozulmaların meydana gelmesi, künt duygulanım gibi belirtiler negatif belirtilere örnektir. Bu belirtiler pozitif belirtilere göre silik olsalar da bozukluğa ilişkin belirtilerin azaldığı veya ortadan kalktığı durumlarda bile devam ederler.
Dağınık belirtilere örnek ise dezorganize konuşma ve dezorganize davranışlardır. Konuşma ve davranışlarda bir gevşeme söz konusudur. Kişi tutarsız, konuyla ilişkisiz konuşabilir, konular arasında hızlı geçişler yapabilir, belirgin olarak anlamı olmayan kelimeler kullandığı görülebilir. Tuhaf olarak nitelendirilen davranışlarda artış görülebilir, özbakıma ilişkin günlük davranışlar belirgin bir şekilde bozulabilir.
Şizofreninin Tedavisi Mümkün mü?
Şizofreni mental bir rahatsızlık olduğundan ilk olarak tercih edilen ve psikiyatristler tarafından ağırlıklı olarak kullanılan tedavi yöntemi, ilaç tedavisidir. Antipsikotik ilaçlar kullanılarak kişilerin özellikle pozitif belirtilerinin azalması sağlanır. Bu temel tedavinin yanında psikososyal yaklaşımların da kullanılması özellikle işlevselliğin artırılması açısından oldukça önemlidir. Bu anlamda şizofreni tedavisinde sosyal beceri eğitimlerinden, ailelerle birlikte yapılan iletişim çalışmalarından ve bilişsel davranışçı terapilerden faydalanılabilir, Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri (TRSM) ve şizofreni derneklerinden sosyal destek alınabilir.
Paylaşmak Güzeldir :)