Bağlanma Teorisi ve Bağlanma Stilleri
Bağlanma Teorisi ve Bağlanma Stilleri

Bağlanma teorisi ve bağlanma stilleri, kişilerin yetişkinlik dönemlerinde de etkisini hissettiği, kökenini erken çocukluk döneminden alan bağlanma biçimlerini ifade eder. Peki insan yaşamını önemli ölçüde etkileyen bağlanma adı verilen bu duygusal ilişki şekli, tam olarak ne anlama gelir? Hayatı ne denli etkiler? Bağlanma teorisini ve bağlanma türlerini detaylı bir biçimde ele aldığımız bu yazımız ile bağlanma kuramını öğrenerek farkındalığınızı artırabilir, kendi davranışlarınız, hisleriniz ve düşünceleriniz hakkında daha fazla bilgiye sahip olabilirsiniz. 


Bağlanma Teorisi Nedir?

Bağlanma teorisi, psikolog John Bowlby tarafından 1960’lı yıllarda geliştirilmiştir. Önemi ve etkinliği hala kabul gören bağlanma temelli psikoloji yaklaşımı, kişilerin erken çocukluk döneminde en az bir bakım veren ile güvenli bir ilişki kurması gerektiğini ifade eder. Bowlby’ye göre kurulan bu sağlam bağ, çocuğun çevreyi özgürce keşfetmesine, yeni şeyler deneyimlemesine ve çevresindeki diğer kişiler ile sağlıklı bir bağ kurabilmesine olanak tanır. Bu bağ yeterince sağlam olarak kurulmadığında kişilerin gelecekteki ilişkileri üzerinde olumsuz bir etki yaratabilir.


Bowlby, 0 ile 2.5 yaş arasını kritik dönem, 2.5 ile 5 yaş arasını ise hassas dönem olarak tanımlar. Bowlby’nin kuramına göre bağlanma stilleri 5 yaş dönemine kadar şekillenebilir ve bu yaşa gelene dek geçen süre, kişinin yetişkinlik hayatı üzerinde büyük oranda etkili olur. Kişilerin çevrelerini ve kendilerini nasıl algıladığı ve ilişkilerini nasıl şekillendirdiği, temel bakım vereni ile kurduğu bu ilişkiye göre belirlenir. Dolayısıyla bebeklik ve çocukluk çağında birincil bakım veren kişi ile kurulan ilişki biçimi, kişilerin bağlanma kalıpları ve gelecekte diğer kişilerle kurduğu etkileşim şekilleri hakkında fikirler verir.


Yetişkinlikte Bağlanma Stilleri Nelerdir ve İlişkilerimizi Nasıl Etkiler?

Bowlby’nin bağlanma teorisine göre bebeklik çağında, temel bakım veren kişi ile kurulan bağın türü, yetişkinlik evresinde etkili olmaya devam eder. Dolayısıyla bu bağlanma stili kişilerin başkaları, kendileri ve dünya ile kurduğu ilişkileri doğrudan etkiler. Bağlanma biçimleri; güvenli bağlanma, kaçıngan bağlanma, kaygılı bağlanma ve dağınık-korkulu bağlanma olarak dörde ayrılır.


Güvenli Bağlanma

Güvenli bağlanma, bebek ile bakım veren arasında kuvvetli bir ilişkinin gelişmesine, bebeğin duygularının dikkate alınmasına ve cezalandırılmamasına bağlıdır. Bebek, bakım vereni tarafından anlaşıldığını ve değerli olduğunu hissetmelidir. 



Güvenli bağlanma belirtileri arasında;


Duyguları regüle edebilmek,

Kolay iletişim kurabilmek,

Özgüvenli olmak,

Duygusal olarak erişilebilir olmak,

Başkalarına kolaylıkla güven duyabilmek,

Yalnız olmaktan rahatsızlık duymamak yer alır.


Bebeklik döneminde bakım vereni ile güvenli bağlanmış kişiler; yetişkinlik dönemlerinde sağlıklı ilişkiler kurabilir. Ayrıca kendi değerlerinin farkında olurlar ve kendilerini güvende hissederler.


Kaçıngan Bağlanma

Bebeklik döneminde, duygusal ya da fiziksel ihtiyaçları bakım vereni tarafından ihmal edilmiş kişiler kaçıngan bağlanma stiline sahip olabilir. Kaçıngan bağlanma, kişinin yetişkinlik hayatında;


Duygusal ya da fiziksel yakınlıktan kaçınmak,

Duygularını ifade ederken rahatsız hissetmek,

İnsanlara güvenmemek,

Sıklıkla tek başına vakit geçirmek istemek,

Başkalarına ihtiyacının olmadığını düşünmek şeklinde belirti verebilir.

Kaçıngan bağlanma stiline sahip kişiler, çevrelerindeki herkesi belli bir mesafede tutan, diğer insanlara kıyasla daha ketum ve soğuk kimseler olarak nitelendirilebilir. 


Kaygılı Bağlanma

Bakım vereninin bazen ilgili bazen ilgisiz olması, aniden bunalıp uzaklaşması ve hislerinden bebeği sorumlu tutması kaygılı bağlanmaya neden olur. Kaygılı bağlanma, bir yetişkinin kendisini başkalarının duygularından sorumlu hissetmesi olarak özetlenebilir.


Kaygılı bağlanmanın yetişkinlik hayatında görülen belirtilerini aşağıdaki listeden öğrenebilirsiniz:


Eleştiriye tahammül edememek

Başkalarının onayına ihtiyaç duymak

Kıskançlığa meyilli olmak

Yalnız olmakta zorluk yaşamak

Terk edilme korkusunu yüksek düzeyde deneyimlemek

Başkalarına güvenmekte sorun yaşamak

Sevilmeyen biri olduğunu hissetmek

Kaygılı bağlanmış kişiler ilişkilerinde sevilmediklerini ve her an terk edilebileceklerini hisseder, sürekli sevildiklerini ve terk edilmeyeceklerini duymak isteyebilir. İlişki kurduğu kişilerin bütün sorunlarının, kendi hataları hatta suçları olduğunu düşünebilirler. Ayrıca düşük öz güvenleri sebebiyle aşırı kıskançlık geliştirebilirler.


Dağınık-Korkulu Bağlanma

Bebeklik döneminde bakım verenleri tarafından travmatize, ihmal ya da istismar edilmiş kişiler dağınık-korkulu bağlanma geliştirir. Sürekli etraflarında olmayan bakım verenler bebekler için hem konfor hem de korku kaynağı olur. Bunun yetişkinlik hayatına nasıl etki ettiğini aşağıdaki listeden öğrenebilirsiniz:


Reddedilme korkusu

Duyguları regüle edememek

Başkalarına güvenme güçlüğü yaşamak

Hem kaçıngan hem kaygılı bağlanma stillerinin belirtilerini deneyimlemek

Yüksek düzeyde anksiyete yaşamak

Dağınık-korkulu bağlanan kişilerde kendine zarar vermek ya da kişilik bozuklukları gözlemlenebilir. Dağınık-korkulu bağlanma stiline sahip kişiler reddedilmekten korkar ancak duygusal olarak mesafeli kişiler olmaz, yakınlık arar.


Yetişkinlikte Bağlanma Stilleri Değiştirilebilir mi?

Erken çocukluk döneminde bakım veren kişi ile ilişkide kurulan bağlanma stili, gelecekte romantik partnerlerle ve yakın arkadaşlarla kurulan ilişki biçimlerini etkileyebilir. Bağlanma biçimlerinin etki düzeyi ise kişinin sahip olduğu bireysel özelliklere ve deneyimlediği ilişkilere göre değişkenlik gösterebilir. Ancak yine de kişilerin erken çocukluk dönemindeki bağlanma biçimlerinden etkilendiği ve romantik partnerleriyle ve yakın arkadaşlarıyla bu biçimlere uygun olarak ilişki kurmaya eğilimli olduğunu söylemek mümkündür. Eğer çocukluğunuzdaki bağlanma stilinizden dolayı çevrenizdeki kişilerle güvenli ve sağlıklı bir ilişki kuramadığınızı düşünüyorsanız panik olmanıza hiç gerek yok. Çocukluğunuzda bakım vereniniz ile kaçıngan, kaygılı ve dağınık-korkulu bağlanma tecrübe ettiyseniz aynı bağlanma stillerini sürdürmek zorunda değilsiniz. 


Bağlanma stilleri değiştirilebilir. Bir bağlanma stilini deneyimlemek diğerlerini deneyimleyememek anlamına gelmez. Güvenli bağlanmış olan bir kişiyle ilişki içerisinde olmak bile kendi bağlanma deneyiminizi olumlu yönde etkileyebilir. Bağlanma stillerini değiştirebilmek için en önemli üç şey konuya ilişkin farkındalığa sahip olmak, değişimi istemek ve bunun için bir adım atmaktır. Psikoterapiye adım atarak bağlanma biçimleriniz ve ilişkileriniz üzerinde çalışabilirsiniz. Bu sayede yetişkinlik dönemi ilişkilerinizi daha sağlam bir zemine oturtabilir ve esenliğinize katkı sağlayabilirsiniz. 


Bağlanma stillerinizi değiştirmek istiyorsanız, Tappy’nin bağlanma temelli terapi başta olmak üzere çeşitli terapi yaklaşımlarını kullanan alanında uzman psikologlarından hemen randevunuzu alabilir ve terapi sürecinize vakit kaybetmeden başlayabilirsiniz.



Paylaşmak Güzeldir :)

Paylaş: