Dopamin Orucu
Dopamin Orucu

Hiçbir şeyden zevk alamadığın günler oldu mu? Ne yemek yemekten ne de film izlemekten tat alamadığın o günleri soruyorum. Peki, ya kendini telefonun ekranına amaçsızca ve sürekli bakarken bulduğun zamanlar? Hiçbir bildirim gelmemesine rağmen, ana ekrana sürekli dokunup durduğun dakikalar? Hiçbir şeye dikkatini tam odaklayamadığın ama sosyal medyadaki haber kaynağında saatlerini geçirdiğin zamanlar var mı? Ortada başka bir neden yokken içinde oluşa birn boşluk duygusu mu hissediyorsun? Bunlar sana tanıdık geldi mi? Eğer tüm bunları yaşadığın zamanlar son günlerde sıklaştıysa, dopamin toleransı yaşıyor olabilirsin. Fakat durumunu daha detaylı anlayabilmek için öncelikle dopamin ve tolerans sistemini iyice kavraman gerekiyor.


Dopamin beynimizde salgılanan bir nörotransmitterdir. Haz veren olaylar karşısında sıkça salgılanır. Örneğin; yemek yeme, su içme, sevdiklerinizle vakit geçirme vb. Bu örnekleri daha da artırabiliriz. Burada önemli olan nokta, aktivitenin haz duygusuna hitap etmesidir. Çünkü, bu aktiviteler beynimizdeki ödül mekanizmasıyla birlikte çalışır. Diğer bir ifadeyle; dopamin salgılanması düzenli olarak olan bir durumdur ve miktarı haz verici aktiviteler yaşadığımızda artar.


Öte yandan, bazı aktiviteler ve maddeler bu dopamin salgılanmasını normalinden beş ila on kat daha fazla artırır. Örnek vermek gerekirse, bilgisayar oyunu oynamak, internetten sipariş vermek, sosyal medyada çok sık zaman geçirmek, alkol almak veya pornografik film izlemek, çikolata yemekten çok daha fazla dopamin seviyesini artırır. Hal böyle olunca, beyin dopamini algılayan reseptörlerini (alıcılarını) kapatmak zorunda kalır ve bunun sonucunda da az miktardaki dopaminler algılanamaz. Çünkü, beyinde eskisi kadar açık alıcı yoktur. Bu durum, eskiden zevk aldığınız aktivitelerden artık zevk alamamanıza neden olarak beyindeki sağlıklı ödül sistemini bozar. Bu dengenin bozulması ise dopamin toleransı geliştirmemize neden olur.


Dopamin toleransı; normalde yaptığımız aktivitelerden eskisi kadar zevk alamayışımız sonucunda aktivite sıklığını artırmamıza ve böylece o madde veya durumlara karşı bağımlılık geliştirmemize sebep olur. Başta da ifade edildiği gibi, eskiden bildirim gelince baktığın o telefon, artık bildirim olmasa dahi ekranına baktığın bir araca dönüşüyor. Aynı şekilde, eskiden bir şeyler merak ettiğin için gezindiğin sosyal medya da artık tüm gönderileri görecek kadar da gezinsen bir anlamı olmayan ama kendini alıkoyamadığın bir mecra haline geliyor.


Peki, hasarı tespit ettik ama bu durumdan nasıl kurtulacağız? Cevabı, son yıllarda Silikon Vadisi’ndeki uygulamalarıyla gündeme gelen Kaliforniyalı Psikiyatrist Dr. Cameron Sepah makalesinde veriyor: Dopamin orucu! Nasıl ki vücuttaki ödemin atılması için bazen detoks gerekiyorsa veya zihindeki kalıntıları süpürmek ve sağlıklı uyku hijyeni için meditasyon yapılıyorsa;, beynimizin zirvesinde yer alan dopamin duyarlılığını normalleştirmek davranışlarımızı sıfırlayabilmek için de dopamin orucu gerekiyor.


Bu oruç, aslında bilişsel davranışçı terapilerde uygulanan bir teknikten ileri geliyor. Daha detaylı incelemek gerekirse, ödül veren aktivitelere (özellikle teknolojik cihazlardan gelen bildirimler, mesajlar vb.) kısa süreliğine ara vermek ve böylece biraz içimize dönerek yalnızlığımızı hissetmek üzerine temelleniyor. Daha basit ve doğal aktiviteler keşfetmek, kontrolü yeniden elimize almamızı sağlıyor. Dopamin orucu (Dopamine Detox) düzenli meditasyon yapanlar ve anda kalma teknikleri uygulayanlar için aslında hiç de yabancı değil. Dr. Sepah’a göre burada önemli olan nokta, hayatımızı olumsuz etkileyen bu davranışlardan uzak durmayı; yani dopamin orucunu en başta ve çok kısa süreli olarak hayata geçirmektir. Örneğin; gün içinde en az 1 ila 4 saat arası bu orucu uygulamak. Bu süre zamanla artırılabilir.


Kulağa nasıl geliyor? Eğitim de dahil olmak üzere her şeyin dijital teknolojiyle çevrimiçi olmaya başladığı günümüzde, en az bir saat bilinçli bir şekilde akıllı telefonundan, bilgisayarından, tabletinden uzaklaşmak, televizyona bakmamak ya da dijital oyun oynamamak senin için yapılabilir bir şey mi? Diğer yandan, bunları yapmadığın ve rutin hayatına devam ettiğin sürece kendinden ne kadar memnun olduğunu hiç düşündün mü? Bu sorular üzerine biraz olsun düşünmek, en azından kendi içsel yolculuğumuza dair farkındalığımızı artıracaktır. 


Yazar: Psikolog Ayşenur Aldırmaz


Paylaşmak Güzeldir :)

Paylaş: